Dört Bir Yanda Savrulup Durmak ve Hayatın Olağan Akışı

Ada Dinmez
3 min readMay 25, 2021

--

Geçmişe değil geleceğe bak diyorlar bana.

Geçmişimi düşünecek kadar cesaretimi toplayamadım zaten.

Biliyorum yüzleşmem gerek.

Kaçıyorum, evet, yaptığım tek ama tek şey kaçmak.

Rüzgarı tenimde hissediyorum.

Kafamın içi bir çöl gibi,

Her yer aynı gözüküyor, yolumu bulamıyorum.

Kuraklığın sadece yeryüzünde bulunmadığını fark ediyorum.

Çöldeki bir kum tanesi gibi bile olamadığımı düşünüyorum,

Yapayalnızım,

Bana benzeyen kimse yok.

Hatalarım her bir yanımı bürümüş.

Ayak izlerim kuma gömülmüş, geri dönemiyorum.

Sadece ama sadece bu çıkmazdan kurtulmak istiyorum.

Photo by Mariya Tarakhnenko on Unsplash

Herkesin en az 1 kere duyduğu bir soru olan “Hayatında X yıl geriye gitme imkanın olsa neleri değiştirirdin?” sorusu üzerine düşünmek ve bunu yazıya dökmek istiyorum.

Dürüst olmak gerekirse, dün ruh halimin çok da pozitif olmadığı bir sırada bu konu hakkında bir yazı daha yazdım. O yazı hâlen bitmedi ama şunu söyleyebilirim ki bu paragrafa kadar her şey aynı. Başlık, metin, fotoğraf.. Farklı olan tek bir şey var ki, o da benim duygularım ve yazımın olağan akışı. Dünkü yazım 16 yaşında bir birey olarak yaptığımdan pişman olduğum birçok şey olduğundan, mükemmeliyetçilik huyumdan hiç hoşlanmadığımdan bahseden tamamen karamsar bir yazı. O yazıya devam etmeye içim el vermedi.

Düşündüğümüzde görüyoruz ki aslında ruh halimiz ne kadar değişken, hayat ne kadar engebeli ve o engebelerle güzel, özel yaşadıklarımız. Anılarımız aklımıza düştüğünde bazen saatlerce üzüldüğümüz, belki de göz yaşı döktüğümüz olayları 1 hafta sonra hatırlayamadığımızı fark ediyoruz. Aynı şekilde çok mutlu olduğumuz 1 olayı birkaç ay geçtikten sonra anlamlandıramayabiliyoruz. Bunların farkındaysak eğer, hayatın olağan akışına neden karşı koyuyoruz? Yaşadıklarımızı neden kabullenemiyoruz?

Öncelikle size 5'te 5 kuralından bahsetmek istiyorum.

5 yıl sonra senin için son derece önemsiz olacak bir mesele için 5 dakikadan fazla üzülme!

Belki de bu kuralı okuyunca içinizden “bunu demesi kolay” dediniz. Evet, o stres anlarında bunun olacağını düşünmek gerçekten zor ama bende çok işe yarıyor. Duygularıma 5 dakikalığına izin veriyorum ve bütün gün üzülerek geçireceğim bir olayın bende daha az etki oluşturmasını sağlıyorum. Bence bu düşünce sistemini en azından bir kere denemelisiniz.

Hayat yaşadığımız ufak olaylara üzülmek için çok kısa; bir yandan da deneyimler edinmek ve hatalar yapmak için çok uzun. Yaşadıklarımızı değiştirme şansımız yok, aslında değiştirmemize gerek de yok. Her ne kadar klişe bir söz olsa da “bizi biz yapan şeyler deneyimlerimizden ne anladığımız.” gerçekten. Şu an olduğum Ada’ya baktığımda görüyorum ki kişiliğimin büyük bir parçası deneyimlerimden aldığım dersler. Mesela hayatımda 5 yıl geriye gitme imkanım olsaydı ne yapacağım sorulsa önceleri “X’i değiştirirdim, bu süre zarfında çok üzüldüm” derken artık “Hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorum, çünkü ben neysem oyum.” demeye çalışıyorum. Gerçek anlamda bu, insanın ruhunu fazlasıyla doyuran bir mantalite.

Umarım bu kendimi olduğum gibi kabullenme çabamı doğru bir sonuca bağlarım. Umarım bu yazıyı okuyan siz arkadaşlarım da benim eskiden olduğum gibi bir çıkmazdaysanız bunu çözümlemek için bir adım atar, eğer bir adım attıysanız da bunu bir an önce çözüme bağlarsınız.

Unutmayın ki,

Her dibe batışın bir çıkışı olmalıdır, çünkü daha da dibe batamazsınız.

Mutlulukla kalın!

--

--